Ya Sürtünme Olmasaydı?
Hep enerji kaybı olarak görülen sürtünme olmasaydı? Bütün
mekanik işlerinizi %100 verim ile gerçekleştirebileceğinizi düşünüyorsanız,
yanılıyorsunuz. Neden mi? Buyurun birlikte bakalım.
Öncelikle sürtünme nedir, sürtünme kuvveti nedir onu
tanımlayalım.
Sürtünme Nedir?
Sürtünme, yüzeyler arasında pürüzlerin birbirleriyle olan
etkileşimleri sonucu ortaya çıkan fiziksel bir niceliktir. Skaler bir nicelik
olmakla birlikte, yönü vardır. Fakat siz ne iş yapıyorsanız mutlaka zıt
yöndedir. Bu yüzden hep negatif değer alır ve enerji kayıplarına sebep olur.
İstenmeyen bir durum olarak görülür. Fakat..
Arabaların hareket etmesini ve durmasını, hatta sizin dahi
yürümenize olanak sağlayan nicelik sürtünmedir. Birimi ve boyutu yoktur.
Fizikte “k” sabiti ile ifade edilir. 1 ile 0 arasında değer alır. [Sürtünme
kuvveti = Yüzeye uygulanan kuvvet (mg) x Sürtünme sabiti (k) ]
Sürtünme kuvveti, birbiriyle etkileşim içinde olan
yüzeylerin cinsine bağlıdır. Hareket başlatamaz.
Yer ile temas halindeki bir araç kendi motorunun gücüyle en
fazla, yeryüzünde yer çekimi ivmesinin (g=9.81 m/s^2) sürtünme katsayısı ile
çarpılması sonucu elde edilen ivme kadar ivmelenebilir. Sürtünme katsayısının
en büyük değeri 1 olduğundan bir aracın maksimum ivmesi yer çekimi ivmesi kadar
olabilir. Bu da g=a=9.81 m/s^2 dir
Eğer aracınızı yere daha fazla yapıştıracak bir kuvvet yoksa
bu eşitlik geçerlidir. (Fazladan sürtünme gereken zamanlarda manyetik
kuvvetlerle veya aerodinamik etkiyle bu iş yapılmaktadır.) Yani sizin altınızda
Bugatti Veyron dahi olsa, maksimum ivmeniz 9.81 m/s^2 yi geçemez ki zaten,
Bugatti Veyron’un 0–100 km arasını 2.83 saniyede gitmesini göz önünde
bulundurursak, elde edilebilecek en yüksek ivme ile hareket ettiğini görürüz.
Peki ya
sürtünme olmasaydı?
Hiç bowling oynadınız mı? Bowlingte faul çizgisinden ileriye
geçmek yasaktır. Zaten isteseniz de yürüyemezsiniz orada. Ahşap olarak
gördüğünüz o zeminin sadece altı ahşaptır. Üzerinde 1mm den ince oldukça
pürüzsüz (sürtünmesi çok düşük) bir kaplama vardır. Cilalı gibi görünmesinin sebebi
de budur. Hatta yeterince hızlı attığınız bowling topunuz sürüklenme hareketi
yapacaktır. Yuvarlanmaz. Çünkü yüzey o kadar pürüzsüzdür ki,
yuvarlanabilmesi için gereken sürtünmeye ulaşamaz.
Sürtünme olmasaydı, lastik ile yol arasında bir yol tutuşu olmayacağından
Veyronun gaz pedalına sonuna kadar bassanız dahi, çekiş lastikleriniz sadece
patinaj yapacaktır. Sürtünme olmadığında aracınızın ivmesini hesaplayalım.
Maksimum ivme hesabı;
M aracın kütlesi, a aracın ivmesi, g yer çekimi ivmesi, k
sürtünme katsayısı.
M x g x k = M x a
Kütle önemsizdir, taraf tarafa gider. Elde kalan denklem g x
k = a dır.
g=9.81, k = 0 alırsak, (sürtünme olmadığını varsayıp k yı 0
alıyoruz.)
a = 0 gelecektir. Yani aracınız dışarıdan başka bir kuvvete
maruz kalmadıkça, kendi motorunun gücü ile ivmelenemez. Yukarıda da belirttiğim
gibi, patinaj yapacaktır.
Benzer durum hız kazanmış bir aracın durması veya
yavaşlaması halinde de ortaya çıkar. Zaten yağmurlu havalarda ıslak zemin
üzerinde araçların daha zor durmasının sebebi de sürtünme katsayısının
düşmesidir. Aynı olayı, buz tutmuş zeminde yürüdüğünüzü düşünürseniz yine fark
edeceksiniz. Siz istediğiniz kadar gitmek için çabalayın, harcadığınız enerji
size öteleme hareketi yerine patinaj yaptırır ;)
Ayrıca, araçlarınızda bulunan vantilatör kayışını hepiniz
bilmektesiniz. O prensipte çalışan tüm kayışlı ve kasnaklı mekanizmalarda
sürtünme sayesinde dönebilmektedir. Hiç trigger seti değiştiniz mi bilmem,
fakat trigger kayışı sıkılırken 1–1,5 cm esneme payı bırakılır. Bunun sebebi, çok
sıkarsanız kayış üzerindeki gerilim artmakla beraber, yatağına fazlasıyla baskı
uygular ve krank milinin dönme momentinin büyük kısmını yer. Çok olmasa da
çekişte güçten kayıp yaratır. Zaten kendi de o gerilime dayanamaz boyun verir
ve kopar. Az sıkarsanız ise "sıyırır". Kayış sıyırması sonucu
kranktan gelen dönme hareketi eksantrik miline tam olarak aktarılamaz, manifold
zamanlamasında sıkıntı yaratacaktır. Yani, tüm kayış ve kasnaklarda tam istenen
sürtünme oranı yakalanmalı. Aksi takdirde işiniz aksayacaktır.
Şimdi de frenleme mekanizmalarında sürtünme etkisine
bakalım.
Bir açısal hıza sahip tekerleği yavaşlatmak için sürtünmeye
ihtiyacımız olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat buradaki sorunda, güvenli
frenleme ve tamamen durabilmedir. Frenlerinizin ürettiği fren kuvveti
aracınızın kütlesine bölündüğünde aracınızın yavaşlama (fren) ivmesini
bulursunuz. Eğer aracınızın yavaşlama ivmesi, yerle arasındaki sürtünme
katsayısı ile yer çekimi ivmesinin çarpımından büyük olursa -tekerleğinizin
dönmek için sürtünmeye ihtiyacı olduğunu da unutmayalım- bu kez tekerleriniz
dönmeyi bırakıp kayma hareketi yapacaktır. Kayma durumunda ise, statik sürtünme
katsayısı yaklaşık %30 bir azalma gösterecektir. Kaymaya başladığınız anda
kinetik sürtünme ile yavaşlamaktasınızdır. Bu da normal seyir halindeyken maruz
kaldığınız statik sürtünmeden az olduğundan fren mesafeniz uzayacaktır.
Mühendisler bu sorunu ABS (Anti-Blockier System) ile çözmüşlerdir.
ABS
(Anti-Blockier System) Nedir?
ABS, tekerleklerin her birinde açısal hız ve ivme
takibi yapan sensörlerin ölçümledikleri bu değerleri elektronik bir işlemciye
göndermesi ve işlemci tarafından yorumlanması sonucu, işlemcinin tekerlerin
dönebilecekleri kadar bir ivme payı ve sürtünme bırakmasıyla çalışan bir
sistemdir.
Sadece gerektiği kadar fren ivmesi oluşturmanızı sağlar ve
aracınızın kaymadan, kontrolünüzden çıkmadan güvenle durmasına yardımcı olur.
Halk arasında yaygın olarak bilinen ‘ABS fren mesafesini uzatıyor’ söylemleri
asılsızdır. Aksine, statik sürtünmeyi sonuna kadar kullanmanızı sağlar ve
kaymadan durmanız, daha çabuk durmanız demektir.
Sürtünme sandığınız kadar kötü bir şey değilmiş öyle değil
mi? :)
Okan Gençoğlu
Malzeme Bilimi ve
Mühendisliği Öğrencisi
Mühendisliği Öğrencisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder