Diesel Çevrimi
Bir
önceki yazımda içten yanmalı motorları kaleme almıştım. Bu yazımda ise birlikte
Diesel Çevrimini inceleyeceğiz.
·
Tarihçe
İlk
dizel motor, Alman Makine Mühendisi Dr. Rudolph Diesel tarafından 1892 yılında
üretilmiştir.
Almanya’nın zengin kömür
yataklarına sahip olmasından dolayı kömürle çalışan bir motor icat etmek ve
ülkesinin petrole olan bağımlılığını azaltmak istemiştir. Fakat yanma
sonrasında ortaya çıkan küller büyük sorunlara sebebiyet verdiğinden, yakıt
olarak kömür tozu veya kav kullanılamamıştır.
Diesel, buhar motorlarına
uygulamış olduğu bazı değişimlerle %10 - %12 lik bir verim artışı sağlamıştır.
Daha sonrasında kav parçalarını bir piston yardımıyla hava ile sıkıştırdığında
kendiliğinden alev aldıklarını gördü. Kömür tozu ve kav parçalarıyla çalışan
bir motor geliştirmeye çalıştı. Fakat yakıt seçiminin yanlış olduğunu çabucak
fark edip, yakıt olarak mazot kullanmaya karar verdi. İlk üretilen bu mazotlu
motorun, teoride %75,6 lık bir verime sahip olması büyük heyecan yaratmışken,
uygulama sonucu verimin %5 olduğu görülmüştür. Dizel motorda kullanılan ilk yakıt
fıstık yağıdır. (Bkz: Bio-Diesel)
·
Çalışma Prensibi
Atmosferden
emilen havanın, sıkıştırılarak yüksek bir basınç ve sıcaklığa kadar ulaşması
anında
silindir içindeki bu kızmış ve
sıkışmış hava üzerine püskürtülen mazotun alev alması ve patlamasıyla çalışan
bir motordur. Benzinli motorlardan farklı olarak, yakıt-hava karışımını
ayarlamak ve ateşlemek için karbüratör ve bujiye ihtiyaç yoktur.
Dizel
motorlarda, benzinli motorlar gibi 4 zaman prensibiyle çalışırlar.
Emme zamanında, hava atmosferden
silindir içine çekilir. Sıkıştırma zamanında, benzinli motorların sıkıştırma
oranının çok üstünde bir oranda hava sıkıştırılır (sıkıştırma oranı 17.8:1) ve
silindir içindeki sıcaklık 500 ile 700 derece arasına kadar yükselir. İyice
kızdırılmış ve sıkıştırılmış hava üzerine püskürtülen yakıt kendiliğinden alev
alır ve patlar. Bu şiddetli patlama sonucu biyel (piston kolu) vasıtasıyla
krank milinden moment elde edilir. Böylece ateşleme zamanıda gerçekleşmiş olur.
Egzost zamanı ise tüm motorlarda aynıdır. Egzost manifoldu açılarak, pistonun
silindir içindeki yanmış gazları atması sağlanır. Krank milinin her 2 turunda 1
iş elde edilir.
·
Uygulamaları
Dizel
çevrimi gerçekleştiren motorlar, benzin ile çalışan kuzenlerine göre çok daha
yüksek bir
sıkıştırma oranına sahiptir.
Termodinamiksel olarak, hacim değişimi arttıkça yapılan iş artar, dolayısıyla
motorun gücüde artar. Basma kabiliyeti yüksek olan pistonlar, krank milini
oldukça fazla burarlar. Bu sebeplerden ötürü dizel motorlar oldukça fazla güç
üretirler ve torkları yüksektir.
Dizel
motorlar dediğinizde, mühendislerin aklına ilk gelen şey, zorlu işler ve fazla
güç gerektiren durumlarda kullanılan, bakımı zahmetli, yüksek maliyetli teknolojiye
sahip motorlardır. Fakat benzinli motorların yapamayacağı işleri yapabilirler.
Örneğin, ekskavatörler, buldozerler, tanklar, vinçler gibi ağır işlerde
kullanılan ve düşük devir gerektiren denizaltı ve gemiler gibi araçların hemen
hepsi dizel motorlara sahiptirler. Otomotiv sanayinde ise, ekonomik
sayılabilecek düzeyde yakıt tüketimi olduğundan, aracını fazla kullanan
insanlarca tercih edilmektedir.
Dizel motora sahip araçların
torkları yüksek olur. Aynı hacme sahip benzin motorlu araçlardan fazla güç
üretirler. Dez avantaj olarak sayılabilecek yanı ise, dizel araçların devir
problemidir. BMW ve Benz bu sorunu çözmüş olsa da, çoğu firmanın dizel
araçlarında devir alma sorunu mevcuttur.
Dizel
motorlar, yanma odasına giren yakıtın kontrol edilmemesi durumunda aşırı
hızlanır ve ısınma yapar. Ayrıca, devir yükseldikçe artan sıcaklıktan dolayı
pistonlar sıkıştırma problemi yaşayabileceğinden erken patlama gerçekleşebilir
ve sonucunda motor vuruntulu çalışır. Bu yüzden otomobil firmaları bu tip
motora sahip araçlara, motora giren yakıtı kontrol edip, motor devrini istenen
ve güvenli sınırda tutabilmek için ECU (Electronic Control Unit) eklerler. ECU
aracın motorunu korurken, istenen torkun verilmesini bazı durumlarda
engellemektedir. Motor hızlı bir şekilde devir alamadığından istenen güce
çabucak erişememektedir. Zaten düşük devirlerde yüksek tork vermelerinden
dolayı bu özellik dizel motorlar için pekte sorun değildir.
·
Turbo Besleme
Tüm
motor tiplerinde performansı doğrudan etkileyen başka bir faktör ise, motor
içine çekilen havanın miktarıdır. Hava miktarı arttıkça, silindir içindeki patlama
daha şiddetli gerçekleşeceğinden, yanma daha verimli olur ve motor daha fazla
güç üretir. Motora fazla miktarda hava çekmek ise hayli zor bir iştir.
Mühendisler bu sorunu turboşarjer veya turbo besleme olarak bilinen sistem ile
çözmüşlerdir. Özellikle dizel motorlar için vazgeçilmez olan turbo beslemesi
verime ve üretilen güce doğrudan etkimektedir. Volkswagen’in başı çektiği turbo
teknolojisinin vazgeçilmezi TDI’dır. (Turbocharged Direct Injection)
Turbo
ünitesi, yüksek basınç ve sıcaklığa sahip yanmış gazların egzost manifoldundan
direk atılması yerine, bir türbinden geçirilerek türbine güç vermesinden sonra
atılması esasına göre çalışır. Egzost manifolduna bağlı olan türbin bir mili
çevirir. Bu mil ise emme manifoldunun girişinde bulunan başka bir kompresörü
çevirmektedir. Türbin ne kadar güçlü dönerse, kompresöre o kadar fazla güç
iletilir ve silindirler içine daha fazla hava paketlenir. Fakat, kompresör
tarafından sıkıştırılan havanın sıcaklığı arttığı için,yoğunluğu düşer.
Silindir içine daha yoğun bir hava girişi istendiğinden bu sıkıştırılan sıcak
havanın soğutulması gereklidir. Turbo ünitesinin kompresörü ile emme manifoldu
arasında bir arasoğutucu (intercooler) konularak sıkıştırılan hava soğutulur.
Böylece silindir içine çekilen havanın yoğunluğu arttırılmış olur. TDI
teknolojisi turbo üniteleri arasında en temel ve en yüksek verimli
teknolojidir. Patentinin Volkswagen’e ait olmasına karşın,en iyi verimi kardeş
firması Audi elde etmektedir. (Ayrıca bkz : TDI)
·
Kullanımı
Dizel
araç kullanmak için eskiden bazı şeylere dikkat etmek durumundaydık. Fakat
gelişen teknoloji ile dizel araçlar kendi kendilerine birçok şeyi
halledebilmekteler. Dizel araçların kullandığı yakıt olan mazot oldukça
viskozdur. Parlayabilmesi için çok fazla sıcaklık gerekir. Bu yüzden motora emilen
havanın çok fazla sıkıştırılması ve mazotun motora çok yüksek basınç ile
tamamen atomize halde püskürtülmesi gerekmektedir. Soğuk havalarda mazot
jelleşme göstereceği için enjektörler yakıtı istenen atomize boyuta ve
püskürtme basıncına ulaştıramayabilir. Motor, ya vuruntulu çalışır ya da
çalışmaz. Mühendisler, günümüz teknolojisinde bu sorunu kızdırma bujisi denen
mekanik bir yardımcı sistem ile çözmüşlerdir. Yakıtın geldiği yolun ve silindir
bloğunun kızdırma bujileri ile ısıtılması ile, marşa bastığınız anda motorun
istenen şekilde çalışması sağlanmaktadır. Ayrıca mazot oldukça kirli bir
yakıttır. İçerisinde su molekülleri bulunduğundan kristalize olabilir. Depoda
biriken su motora pompalanacak olursa ciddi sorunlar oluşturur. Bu sorunda,
yakıt deposundaki yakıtın bir elektronik sistem ile kontrol edilip, suyun başka
bir valf ile dışarı atılmasını sağlamakla çözülmüştür.
Sonuç
olarak, aracınızı yılda 15.000
km den fazla kullanacaksanız, dizel araç almanızda fayda
vardır. Dizel teknolojisinin maliyeti yüksek olduğundan, benzinli araçlara göre
biraz daha pahalıdır. Fakat yıllık 15.000 km üzeri kullanımda kendini amorti
edecektir.
Dizel motor animasyonu .http://www.youtube.com/watch?v=qDG6hwpou80
Okan Gençoğlu
Malzeme Bilimi ve
Mühendisliği Öğrencisi
Mühendisliği Öğrencisi
tşk'ler :) umarım paylaşımlarınız devam eder..
YanıtlaSilBen teşekkür ederim takibiniz için. Paylaşımlarıma devam edeceğim.
Sil