Otto Çevrimi ve Uygulamaları
İçten yanmalı motorlara
değindiğim önceki yazımın birinde Otto çevriminden kabaca bahsetmiştim. İçten
yanmalı bir motorun hangi prensipte çalıştığını anlatmıştım. Bu yazımda ise
Otto çevriminin kuramsal incelemesini ve uygulamasını anlatacağım.
Alman makine mühendisi Nikolaus Otto,
ilk içten yanmalı atmosferik motorunu 1867 yılında çalıştırmayı başardı.
Günümüz içten yanmalı benzinli motorları –kıvılcım ateşlemeli- termodinamiksel
bir çevrim olan Otto çevrimine göre çalışmaktadır.
·
Otto
Çevrimi
Otto çevrimi, dört farklı halde
gerçekleşen, iki izokorik ikide adyabatik hal değişimi olan bir sabit hacim
çevrimidir. Otto çevrimini anlayabilmek için, kafamızda bir piston-silindir
düzeneği canlandırmalıyız. Bu düzeneğin içerisindeki piston, üst ve alt ölü
noktalar arasında serbestçe salınabiliyor olsun.
1. hal olan sıkıştırma zamanında,
yakıt-hava karışımı piston tarafından sıkıştırılır. Sıkıştırma işini piston
yaptığından, bu evrede sisteme bizim iş vermemiz gereklidir. Piston, üst ölü
noktaya dayandığında, yakıt-hava karışımı küçük bir hacme sıkışmıştır ve
silindir içerisindeki basınç yükselmiştir. Sıkıştırma esnasında, entropi
üretilmediği ve sistemin adyabatik olduğu kabul edilir. O yüzden bu işlemin adı
‘izentropik sıkıştırmadır’
2. hal olan ateşleme veya ısı geçişi
anında – iş zamanıda denir- pistonun üst ölü noktaya kadar bastığı yakıt-hava
karışımı yüksek voltajlı bir buji ile ateşlenir. Yakıt, parlayıcı
hidrokarbonlardan oluştuğundan, silindir içerisinde bir patlama olur. Bu esnada
karbondioksit ve su oluşur. Oluşan gazlar, aşırı sıcaktır. Yakıtın
patlatılmasıyla bir anlık sabit olan hacme ısı geçişi sağlanır. Otto çevriminde
sabit hacimde ısı geçişi olarak tanımlanan evre bu evredir. Sabit hacme geçen
ısı, çok yüksek bir sıcaklık doğuracağından ortamdaki gazları kavuracaktır.
Aşırı ısınan bu gazlar, piston üzerinde bir basınç oluşturacak ve pistonu alt
ölü noktaya kadar itecektir. 2.hal, izokoriktir.
3. hal olan adyabatik genleşmede,
alt ölü noktaya itilen pistonun hareketi incelenmektedir. Sistem adyabatik kabul
edilir ve bir önceki halde sabit hacme verilen ısıdan dolayı genleşme görülür.
Bu evrede, bir önceki halde alınan ısının tamamı genleşmeye harcanır. Çünkü
sistem adyabatiktir ve entropi üretilmemiştir. Yani ısı kaybı yoktur ve
düzensizlik artmamıştır. Diğer bir deyişle, izentropik bir hal değişimidir.
Otto çevriminin bu evresi ideal bir çevrim olduğunu gösterir. Oysaki gerçekte
böyle bir işlem motor bloğu ısı kaybına sebep olduğundan söz konusu değildir.
Egzost zamanı olarak bilinen
4.hal değişimi evresinin diğer bir adı ise, ısı atımıdır. İzokorik olarak
gerçekleşir. Bu evrede silindir içerisindeki gerçekleşen kuvvetli patlama
sonucu aşağı salınan pistonlar hacmi genişlettiğinden, silindir içerisindeki
basınç düşer. Fakat hala atmosfer basıncının biraz üzerindedir. O yüzden,
egzost manifoldu açıldığında, yanmış gazlar silindirin dışına çıkacaktır. Isı
atımı evresinde, termodinamiğin ikinci kanununun zorunluluğuda yerine
getirildiğinden, bu çevrim bir termodinamiksel çevrim kabulu görür.
Yakıttan alınan ısının bir kısmı
pistonlar vasıtasıyla mekanik işe çevrilir.
Geri kalanıda 4. evrede atmosfere atılır. Böylece bizim güç makinemiz,
iki ısıl kaynak arasında çalışmış olur.
Otto
çevriminde, 1-2 evresi izentropik sıkıştırma, 2-3 evresi izokorik ısı geçişi,
3-4 izentropik genişleme ve 4-1 evresi izokorik ısı atımı olarak tanımlanır.
İzentropik hal değişimlerinin olması, sistem veriminin yüksek olduğu anlamına
gelmektedir.
Otto
verimi olarak tanımlanan sistem verimi, sıkıştırma oranıyla doğrudan
ilişkilidir. Termodinamikte en önemli iş formu olan sınır işi (P.dV) hacim
değişimi arttıkça artar. Yani bir piston-silindir düzeneğindeki hacmin değişim
miktarı, üretilen gücüde arttıracaktır.
“Sıkıştırma oranı (r) = Vmax /
Vmin” diyebiliriz.
Motorun
gücünü hesaplarkende,
Ortalama
Efektif Basınç (OEB) ile hacmin zamanla değişiminin çarpımı ( dV/dt) motorun
ürettiği gücü verecektir. W(Watt) = P (Pa).(dV/dt)(m^3/s)
Ortalama
efektik basınç, yakıtın patlaması sonucu bir pistonun üzerinde oluşan basınçtır.
Dört zamanlı bir motorun krank
milinin her iki turunda bir iş elde edilir. Çünkü, dört zaman içinde sadece
sabit hacme ısı geçişi sonrasındaki genişleme halinde güç elde edilir.
·
Otto
Verimi
Eşitlikteki “k” terimi, Cp/Cv (ısı kapasiteleri oranıdır)
Eşitlikte
görüldüğü üzere, sıkıştırma oranı ve k terimi büyüdükçe verim artar. Fakat aşağıdaki grafikte bir noktadan sonra verimin artmadığı kolayca görülür. Bunun sebebi, sıkıştırma
oranının gerçekte bir kısıtlamaya maruz kalmasıdır. Otto çevriminin gerçekteki
uygulamasında sıkıştırma oranı 8~12 arasıdır. Eğer 12 sınırı geçilirse,
silindir içerisinde sıkıştırılmış olan benzin-hava karışımı bujinin
ateşlemesinden önce kendiliğinden parlayacaktır. Zamanlama dışında patlayan
yakıt, vuruntuya sebep olacaktır. Vuruntu, zamanlaması dışında patlayan
yakıttan dolayı motorun sarsıntılı ve gürültülü çalışmadır. Verimi düşürür.
Geçmiş
yıllarda kullanılan araç motorlarının sıkıştırma oranları yüksek olduğundan,
vuruntuyu engellemek amaçlı benzine tetraetil kurşun katılıyordu. Fakat son
yıllarda gelen sıkı egzost emisyon yönetmelikleri uyarınca bu katkı yasaklandı.
Yasağa istinaden, motorların sıkıştırma oranlarıda azaltıldı. O yüzden şu anda
kullandığımız araçların motorlarının ısıl verimleri –kuramsal verim- geçmiş
yıllardakine göre daha düşüktür. Fakat gelişen ateşleme teknolojisi ve yeni
yüksek verimli enjeksiyon teknikleri ile bu olumsuz etki giderilmiştir. Daha
aerodinamik tasarımlarımız ve yeni lastiklerimizle düşük ısıl verimli
motorlardan dahi iyi istifade etmekteyiz.
Bu
yukarıda gördüğünüz tablo, sıkıştırma oranıyla çevrim veriminin bir grafiğidir.
Isı kapasiteleri arasındaki oran arttıkça, verimin arttığını görüyoruz. Tek
atomlu olan helyum, argon gibi gazlarla gerçekleştirilen Otto Çevriminin
verimi, karbondioksit gibi çok atomlu bir gazla gerçekleştirilen çevrimin
veriminden %40 kadar daha yüksektir.
·
Otto
Çevrimi Uygulamaları
Bu
yazının başından itibaren defalarca tekrarladığım gibi, Otto çevriminin
uygulaması, kıvılcım ateşlemeli motorlardır. Yani benzinle çalışan motorlardır.
Otto çevriminin kuramsal verimi yüksektir. Fakat uygulamadaki bir takım
tersinmezlikler ve hatalı tasarımlar bu ısıl verimi düşürmektedir. Örneğin,
tetraetil kurşun ilavesinin yasaklanmasının neticesinde sıkıştırma oranına
kısıtlama gelmiştir.
Otto çevrimi bir kuramsal çevrim
olup, uygulamadaki verimi düşüren en büyük etken sıkıştırma esnasında oluşan
entropi yaratan olgulardır. Sanki-dengeli olarak hal değişen bir piston-silindir
düzeneğinde, piston yakıt-hava karışımını sıkıştırırken izentropik sıkıştırma
yapmaktadır ve oldukça yavaş sıkıştırmaktadır. Fakat gerçekteki uygulamasında
bir araç motorunda, motorun 1000 ~ 6000 devir aralığında çalıştığını
düşünürsek, sıkıştırma saniyede defalarca olmaktadır. Bu hızlı sıkıştırma
esnasında üretilen entropi ve motor bloğundan atmosfere iletilen ısı,
izentropik sıkıştırmayı imkânsız hale getirmektedir. Bu yüzden, Otto çevriminin
kuramsal verimi -karbondioksit aracı akışkanı için- %50 lerde iken, uygulama
verimi %30 civarındadır.
Günümüz
teknolojisiyle üretilen araçların motorları dört zamanlı çalışan otto çevrimi
gerçekleştiren motorlardır. Araçlarımızın ortalama uygulama verimleri %30
civarında demiştim zaten.
Fakat motosikletler, çim biçme
makineleri, basit kompresörler gibi kW/ kg oranı yüksek olması gereken uygulama
alanlarında, iki zamanlı motorlar tercih edilmektedir. İki zamanlı motorların
verimleri dört zamanlılara göre nispeten düşüktür. İki zamanlı motorların
verimlerinin düşük olmasının sebebi, yanmış gazların dışarı atılması esnasında
aynı anda silindir içerisine çekilen taze yakıt-hava karışımınında bir kısmının
dışarı kaçmasıdır. Fakat bu motorlar daha ucuz ve basit olduğundan dört zamanlı
kuzenlerine karşı tercih edilirler. Ayrıca unutulmamalıdır ki, iki zamanlı bir
motor, dört zamanlı bir motordan fazla güç üretebilir. Çünkü, iki zamanlı
motorda iki strok vardır ve bu iki strokun ikisinde de güç elde edilir.
İki
zamanlı motorların sızdırmaz karter yapısı geliştirilmiş, silindir içerisine
yakıt-hava karışımını besleyen manifold ile egzost gazlarını atan egzost
manifoldu zamanlaması düzenlenmiştir. Ayrıca gelişen elektronik kontrol
sistemleri sayesinde, değişen yük ve hızlara göre motorların performans
parametreleri ayarlanabilir bir hal almıştır. Motor üreticileri, iki zamanlı
motorlar üzerine geliştirmeler yapmaktalar. Tüm bu yenilikler sonucu iki
zamanlı motorların verimleri artmıştır. Bu yüzden iki zamanlı motorlara olan
ilgi artmıştır.
Yakın bir gelecekte, iki zamanlı motorların,
dört zamanlılara tercih edileceği düşünülmektedir.
Sizi
daha fazla sıkmamak adına bu yazımı burada noktalamak istiyorum. Otto çevrimini
ve uygulama alanını etraflıca kaleme aldığımı düşünüyorum. Aksettiremediğim
birkaç nokta daha mevcut. Fakat o noktaların daha iyi irdelenmesi ve
anlaşılabilmesi için iyi bir termodinamik temele sahip olunması gerektiğinden,
okurların kafalarınıda daha fazla karıştırmamak adına, birkaç kısaltmada
bulundum. Akademik nitelikli bir yazı olmadığından, öğrencilerin rahatça
anlayabileceği kadarının üzerinden geçtim. Olası hatalarım, eksiklerim ve menfi
görüşleriniz için her zaman geri bildirime açığım. Takipte kalınız..
Okan Gençoğlu
Malzeme Bilimi ve
Mühendisliği Öğrencisi
Mühendisliği Öğrencisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder